Almanyada Üniversite Okumak

Kişisel Araştırma ve Deneyimlerim

Almanya’da Okurken Yapılmaması Gereken 4 Şey


Almanya’ya gittiniz diyelim. İşte yapmamanız gereken şeyler.


Kuralları çiğnemek veya kısa yollar aramak.  Almanlar kurallara ve çocuklara çok düşkün olmalarıyla bilinirler.  Almanya’da her şeyin kuralı vardır ve bizim hiç alışık olmadığımız şekilde bunlara uymayı severler. (Farklı boyutlarda kağıtları katlamak için farklı kuralları olduğunu söylemiş miydim? ) Her kuralın bir nedeni olduğuna inanırlar ve bizim yapmayı pek sevdiğimiz şekilde kuralları çiğneyen ve arkadan dolaşan insanları sevmezler ☺. Bir sınav kağıdı incelemesinde ( Klausureinsicht ), yanıtınız doğru olsa bile ( yöntem yanlışsa ) bu doğruya ulaşırken kullanılan yöntemin kurallara uygun olup olmadığı tartışılacaktır. Unutmayın! Her şeyin bir protokolü vardır. Protokolü takip edin.

İyi yemek beklemek . Almanya’nın mutfağıyla ünlü olmadığı bilinen bir gerçek. Bu Almanların yemek deneyimlerinde gerçekten bir çeşitlilik istememeleri gerçeğiyle de ilgili olabilir. Ucuz olsa da, üniversite kafeteryalarında ( Mensa ) bulunacak yiyecekler , damak tadınıza hitap etmeyebilir. ( çok mu kötüler? Asla! Bence aksine çok güzel yemekler yapıyorlar ama damak lezzeti farklı olabilir ) Kampüs dışında, hangi şehirde yaşadığınıza bağlı olarak, kasabanızda ya da şehrinizde dünyanın her yerinden bol miktarda yemek seçeneği olabilir ya da kısıtlı seçenek olabilir. Seçenek dediysem gözünüzde fazla büyütmeyin tipik seçenekleriniz Dönerciler, Arap mutfağı, Vietnam restoranları, bazı füzyon Asya yemekleri ve bazı iyi İtalyan restoranlarıdır.  Bunlar dışındaki seçenekler pek yaygın değildir ve bu nedenle bulmak lükstür. Oğlum Hannover’de oryantasyon haftasında üst sınıftaki Alman öğrencilere siz dışarılarda ne yiyorsunuz? diye sorduğunda ” Genellikle Döner ara sıra da Falafel “ cevabı aldığını söylemişti.


Yalnız, porsiyonların alıştığınız porsiyonların 2 ya da 2.5 katı olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. Bu arada Almanya’da dönerin aslında Berlin’de ortaya çıktığı konusunda yaygın bir inanış var. Yani Almanlar için de milli bir yiyecek sayılıyor ve oldukça seviliyor.

Almanya’da en çok tercih edilen fast-food Döner-Ekmek ( dönertasche )

Almanca konuşmaktan korkmak. Bu muhtemelen en önemlisi. Almanca, “Şeytan’ın insanlığa armağanı gibidir”, çünkü orada da ilk maddede belirtiğim gibi pek çok açıklanamaz kural var ve onları olduğu gibi kabul etmek zorundasınız. Bu konuda ustalaşmak zaman ve sıkı çalışma gerektiriyor, ama en önemlisi konuşma cesareti. Oscar Wilde tarafından söylenmiş olan “life is too short to learn german” ( Hayat Almanca öğrenmek için çok kısa ) cümlesi pek çok şeyi özetliyor aslında.

Ancak Almanlar tamamen medeni insanlar oldukları için, dillerinin aslında son derece zor olduğunun farkındalar. Bu nedenle, mükemmel bir şekilde konuşamadığınız için alay konusu olmazsınız. Herhangi bir yanlışlık yaptığınızda, onu sizin için düzeltmeyi nazikçe teklif ederler (“sadece dilerseniz” Sizi gücendirmek veya utandırmak istemezler). Almanca konuşmayı sadece bu şekilde deneyerek yavaş yavaş öğrenebilirsiniz. “Übung macht den Meister“. Eğitim diliniz İngilizce ve “çoğu Alman zaten İngilizce konuşuyor” olsa bile, en azından B2 seviyesinde Almanca konuşamadığınızda mezun olduktan sonra iş bulma konusunda zorluk yaşamanız muhtemeldir.

Zamanında mezun olmayı beklemek. Beni yanlış anlamayın, zamanında mezun olmak harika birşey. Yapan pek çok insan tanıyorum. Ancak Alman öğrenciler için iki nedenden dolayı önemsiz bir faktör haline gelmiş durumda: 1) zaten öğrenim ücreti yok, dolayısıyla kaybedecek hiçbir şeyiniz yok ve 2) sistem bunu yapmak için tasarlanmamış. Alman öğrencilerden mezun olduktan sonra iş piyasasına girmeden önce ne istediklerini, nerede uzmanlaşmak istediklerini ve neleri sunabilmeleri gerektiğini gerçekten anlamaya zaman ayırmaları beklenir. Diğer ülkelerde ve Türkiye’de , zamanında mezun olmamak genellikle başarısızlık veya utanç anlamına gelirken, Almanya’da, bunun için iyi bir nedeniniz olduğu sürece bir artı nokta olarak bile görülebilir, örneğin: daha fazla üniversite projesine dahil olmak, değişim dönemi (erasmus) ya da staj dönemi geçirmek gibi. Çoğu durumda, bu üç nokta, iş başvurusunda bulunurken sizi diğer başvuru sahiplerinden ayıran noktalar olarak öne çıkarlar. Alman şirketleri, eğitimlerini zamanında bitiren, ancak hiçbir zaman ayırt edici faaliyetlerde bulunmayan ve iyi bir not ortalamasından daha fazlasını sunacak hiçbir şeyi olmayan öğrencilerden çok pratik deneyime veya projeye dahil olan öğrencileri işe almayı tercih ediyorlarmış benden söylemesi.

Sorularınız olursa bana recep[at]recepdayi.com.tr mail adresinden, sosyal medya hesaplarından ve yorum kısmından ulaşabilirsiniz.

Bilgi paylaştıkça çoğalır. Lütfen paylaşın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir