Alman Üniversiteleri Sıralamalarda Neden Üstlerde Değil?
Özellikle yurtdışında üniversite eğitimi planlayan tüm öğrenci adayları planlamanın bir aşamasında üniversite seçimi konusunda “en iyi üniversiteler sıralamasına” bakma ihtiyacı hissediyor. Dünyada akademik çevrelerde kabul görmüş ve ciddiye alınan bir kaç veritabanı ve liste var. Daha çok İngiltere ( QS ve THE ) , ABD ( CWTS ) ve biride Çin kaynaklı ( ARWU ) olan bu listeler bizde de YÖK tarafından kabul ediliyorlar. YÖK tarafından kabul gören ve ODTÜ tarafından hazırlanan “URAP” veritabanı da yerli liste olarak öne çıkıyor.
YÖK bu beş veritabanı tarafından sıralanan üniversitelerden ilk 1000 üniversite arasında gösterilenlerine çok kolaylıkla denklik verdiğinden sıralamalar Türk öğrenci adayları açısından da önemli elbette. Bu listelere baktığınızda 2023 yılı itibari ile 52 Alman üniversitesinin bu listelerde yer aldığını göreceksiniz. Üniversite sıralamaları listeler bazında farklılıklar gösterse de ilk yüz okul içerisinde çok az Alman üniversitesinin olması sizi şaşırtabilir. Eğitim sistemini bu kadar övdüğüm, ikinci dünya savaşına kadar tüm dünyada bilimsel gelişmeyi sürükleyen bir ekolün günümüzde sıralamalarda kötü performansı çelişki olarak görünebilir. Aslıda bir çelişki olmadığını açıklamaya çalışacağım.
Alman Üniversitelerinin Araştırma Performansları Neden Kötü Değerlendiriliyor?
Yukarıda linklerini verdiğim veritabanlarının üniversiteler için en temel sıralama kriteri okulların araştırmaya yönelik bütçeleri ve araştırma çıktılarıdır. Üniversitelerdeki öğretim üyelerinin yaptıkları bilimsel araştırmalar, bilimsel yayınlar ve akademik çıktılar okulların sıralamasını etkileyen en önemli faktördür.
Alman üniversiteleri bu açıdan rakip okullara göre kötü performans gösterirler. Ancak, Alman üniversitelerinin düşük performansının nedenlerini eğitim sisteminin kalitesinin kötü oluşundan değil, küresel üniversite sıralamalarının tasarlanma biçiminden kaynaklıdır. Peki bu aslında neyle ilgili? Bu zayıf sıralama sonuçları ne anlama geliyor?
Alman üniversiteleri daha mı kötü?
Alman üniversiteleri açısından sorun şudur: Almanya’da temel araştırmaların çok büyük bir kısmı üniversitelerin dışında, ülkenin hemen heryerine yayılmış olan araştırma enstitülerinde ( örneğin Max Planck Enstitüsü ) gerçekleştiriliyor. Hem üniversitelerde hem de üniversite dışı enstitülerde araştırma yürütenler genellikle aynı kişiler olmasına rağmen, bu durum bilimsel kalitenin güvenilir bir şekilde ölçülmesini zorlaştırır. Ek olarak Almanyadaki üniversiteler uygulamaya diğer ülkelere oranla büyük önem vermekle birlikte yayınlanan bilimsel makalelerin sayısı çok daha düşüktür. Özellikle de Alman bilim adamlarının yalnızca küçük bir kısmının, çalışmalarını uluslararası bir izleyici kitlesi için İngilizce yazmaya çaba gösterdiği düşünülürse.
Bir diğer önemli faktör de Alman yüksek öğretim politikasının temel yapısıdır: Almanya’daki devlet üniversiteleri öğrenim ücreti almazlar. Prensip olarak Almanya’da herkesin iyi bir eğitime erişimi olmalıdır ve dolayısıyla okulların daha az araştırma bütçeleri vardır. Hele ki araştırma enstitülerinin çokluğu ve devletin araştırma desteklerinin buralara kanalize edilildiği gerçeği ortadayken.
Sürekli olarak en iyi üniversiteler arasında ilk 10’da yer alan ABD gibi ülkelerde ise durum tam tersidir: Okullar öğrencilerinden aldıkları yüksek eğitim ücretleri, hisse senedi ve emeklilik fonları gibi yatırımlarından kazandıkları paralar ile en iyi birkaç öğrenciye çok yoğun yatırım yaparlar, böylece ilgili üniversiteler dünya sıralamarında yukarı çıkarlar. Bu okullar araştırma konusunda öğretim üyelerini inanılmaz fonlarla destekler ve akademik çıktıların artmasını teşvik ederler. Alman üniversitelerinde ise çok katı personel planlamaları vardır: Öncelikli olarak okullardaki Profesörler devlet memurudur ve sayıları devlet tarafından belirlenir. Yeni profesörler ancak daha yaşlı bir profesör emekli olduğunda görevi devralabilirler. Bu nedenle Alman üniversiteleri yetenekli genç akademisyenleri yurtdışındaki rekabet yüzünden kaybederler. ABD gibi ülkelerde öğretim üyeliği ve araştırma yapan çok sayıda Alman bilim adamı görmeniz mümkündür.
Peki bu durum böyle devam eder mi?
Alman devleti de elbette bu durumun farkında ve okullarının uluslararası arenada daha saygın yerlere gelebilmesi için değişik girişimlerde bulunuyor. Belki de bunlardan en önemlisi 2016 yılından beri yürürlükte olan “Mükemmeliyet Kümesi” uygulamasıdır. Alman federal devleti üniversitelerdeki araştırmaların finansal desteği amacı ile özel bir fon kurmuş ve bazı üniversitelerde bazı araştırma kümelerine bu finansal desteği sağlayarak araştırmaların üniversiteler bünyesinde yapılmasını teşvik etmeye çalışıyor.
Hali hazırda 14 üniversitenin 57 araştırma kümesi bu kapsamda destekleniyor. Zaten sıralamarda bu okulların üst sıralarda yer aldığını görüyorsunuz. Bu durumda yaklaşımın ve stratejinin doğru yolda ilerlediği anlamına geliyor.
Öyle ise sıralamalar ne anlam taşıyor?
Hep yazdım, bana danışan herkese söyledim: Belki reel sektörün içinden gelmem ve olaya akademik çevrelerden farklı bakmam ve belki de yıllar içerisinde pek çok personel adayı ile görüşmemden ötürü eğitim kalitesine bir işveren olarak bakmayı seviyor ve buna göre değerlendirme yapıyorum. Bana göre üniversitelerin eğitim kalitesini değerlendirecek olanlar reel sektörden olmalı. Bu nedenle sıralamalarımda hep işverenlerin katılımı ile yapılmış anket sonuçları paylaşıyor ve buna göre sıralamalar belirliyorum. ( Bkz. Almanya’da tıp ve diş hekimliği okunacak en iyi 10 üniversite , Almanyada makine mühendisliği okunacak en iyi 9 üniversite, Almanyada informatik okunacak en iyi 8 üniversite )
En son dünya çapında yapılmış bir işveren anket sonucunu paylaşmış (GEURS) ve işverenlerin mezun değerlendirmeleri sonucu dünyanın en iyi 250 üniversitesi listesindeki Alman üniversitelerini listelemiştim. Listede 17 Alman üniversitesin bulunması ve TUM’un ( Münih Teknik Üniversitesi ) 12. sırada değerlendirilmesi İş verenlerin farklı bakış açısını gözler önüne seriyor sanırım. Yazının girişinde saydığın saygın listelerde 900’lerde olan okulların bu ankette 200’lerde olması dramatik farkı gösteriyor.
Alman üniversitelerinin dezavantajlarına rağmen özellikle teknik konularda çok kaliteli bir eğitim sundukları ve mezunlarının tüm dünyada saygın birer teknik eleman olarak değerlendirildiğini görmek sürpriz değil.
Bu nedenle bilmeniz gereken şudur: İster listeye girsin ister ise hiç değerlendirilmeye alınmasın ( Almanyadaki Fachhochschule’ler bu değerlendirmeye alınmazlar ) Almanya’da alacağınız üniversite eğitiminin kalitesi tüm dünyada takdir görecek ve karşılığını bulacaktır.
Geri bildirimleriniz benim için çok önemli her türlü sorunuz için bana recep[at]recepdayi.com.tr mail adresinden, sosyal medya hesaplarımdan ya da aşağıdaki yorum kısmından ulaşabilirsiniz.
Bilgi Paylaştıkça Çoğalır. Sevdiklerinizle paylaşın.
Almanyada Universite okumak yerine Fachhochschule’de okumak akıllıca bir seçim olabilir mi?
Selam Feray,
Ne okuyacağınıza göre, okul sonrası hedeflerinize göre, kişisel kapasiteniz ve yeteneklerinize göre elbette akıllı bir seçim olabilir. Özellikle NC puanınız düşükse ve bunun özel bir sebebi yoksa kesinlikle tavsiye edebilirim. Asıl sıkıntı fachhochschule’lerin çok azında şartlı kabul olmasıdıdır.